İnsanoğlu garip bir yaratık, kimi zaman karmaşık olanın daha doğru olduğunu düşünebiliyor. Kafamızı karıştırmakta üstümüze yok. Zihnisinir sanırım bunun en açıklayıcı örneği olsa gerek. Otomatik ayakkabı fırçasından tutun çok amaçlı dişfırçasına kadar pek çok örnek mümkün.

Benzer bir durumu Astroloji'de de görebiliriz. Son yıllarda tradisyonel yöntemlerin günümüze kazandırılmasına önem veriyorum zira Robert Hand'in dediği gibi Astroloji'deki yeni dalga kaybettiklerimizi yeniden kazanmakla geliyor. Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı diye düşünmeyin çünkü gerçekten bu yönelim gittikçe daha belirgin bir ivme kazandı. Grek Astrolojisi ve rönesans astrologlarının kullandıkları değişik yöntemler şimdilerde astrolojinin entelektüel dünyasını çok daha meşgul etmeye başladı. Bu yazı da ise modern yöneticilerle klasik yöneticiler arasındaki farktan ve etkinliklerinden söz edeceğim.

Aslında hep kafamı karıştırmıştı ama insan cesaret edip kendine sormadıkça ve eldeki konuyu sorgulamadıkça pek ilerleme sağlayamıyor. Olduğu gibi kabul etmek bizi sonunda kafese kapatmakta. 1980'lerde Astroloji öğrenmeye başladığında burcumun yöneticisinin Uranüs olduğunu ve Satürn'ün de ikinci yöneticisi olduğunu okumuştum. Dediğim gibi kafam karışmıyor değildi zira neden Akrep, Kova ve Balık burçlarının ikinci bir yöneticisi vardı da diğerlerinin yoktu, ya da neden İkizler ve Başak tek bir gezegenle yetinirken, Aslan ve Yengeç kendi başlarına Güneş ve Ay'la ilişkilendiriliyordu ? Akrep, Kova ve Balık çok mu zengindi de iki yöneticileri vardı, İkizler ve Başak ise fakir burçlar mıydı ki aynı yöneticiyi paylaşmaktaydı ? Şaka bir yana, sakın dalga geçtiğimi düşünmeyin aslında son derece ciddi sulardayız, zira Astroloji'de temel yargılara ve temel yanılgılarına değineceğiz.

Daha sonra üst oktav görüşü ortalığı sardı bizler de buna yöneldik. Bu durumda Akrep, Kova ve Balık afili burçlar olmalıydılar. Çünkü bu burçlar Merkür'ün (Kova), Venüs'ün (Balık)ve Mars'ın (Akrep) üst oktavları sayılan Uranüs, Neptün ve Pluto tarafından yönetiliyorlardı.

Şimdi size acı gerçeği söyleyelim: Grekler hareket halinde olan bir şeyin (gezegenler) göreli olarak sabit olan bir şeyi (zodyak) yönetemeyeceğinin farkındaydı ama bizler yönetici (ruler) sözüne daha farklı anlamlar vererek kendi gerçeğimizi yarattık. Greklere göre hareket halinde olan bir şeyin hareketsiz bir şeyi yönetmesi imkansızdır. Eskiler Zodyak'ın kendisine çok daha büyük bir otorite vermekteydiler. Düşünsel açıdan da Zodyak yaratıcının tüm ifadelerini içerir, gerçekleşen ve potansiyelde kalan tüm kreasyonu içinde barındırır. Bununla birlikte gezegenler, bizim değişen dünyamızla temas halindedirler. Greklere göre aslında, Kova burcunun nasıl ortaya konduğunu görmek için Satürn'ün gündüz ilkesinin (yani Kova burcunun ilişkili gezegeninin) nasıl kendini ortaya konduğunu görmek gerekiyordu. Esas konu gezegenler değil burçlardı. Benzer biçimde Balık burcunun haritamızda nasıl çalışacağını görmek için Jüpiter'in gece ilkesinin ne oranda rahat ya da zor çalıştığını görmeliyiz. Bunu ise ancak bu gezegenin temel (zodyaktaki konumuna göre) ve tesadüfi asaletlerine (diğer ev faktörleri, sekt, hız ve Güneş'e göre olan konumuna) bakarak yapabiliriz.

Şimdi gezegenlerle burçlar arasındaki bu temel ilişkiyi basit bir düzenekle görelim:

YENGEÇ ASLAN
Ay, Güneş
İKİZLER BAŞAK
Merkür, Merkür
BOĞA TERAZİ
Venüs, Venüs
KOÇ AKREP
Mars, Mars
BALIK YAY
Jüpiter, Jüpiter
KOVA OĞLAK
Satürn, Satürn

Bu grafiği bir zodyak dairesi üzerinde de gösterebilirdik. Bu simetrik tablodan burçların gezegenlerle olan ilişkilerinin düzenini görebiliyoruz. Bizler günümüzde Aslında hiçbir gezegen hiçbir burcu yönetmiyor. Zira Astroloji böyle formüle edilmiş bir dil değildi eski zamanlarda.neden bazı burçların iki tane yöneticisi ya da neden bazen iki burcun (İkizler-Başak örneği) tek bir yöneticisi olduğu konusunu sorgularız ama nedense sanki her burca ille de bir gezegen düşmesi gerekirmiş gibi düşünebiliriz ama aslında bu ayırımın arkasında yatan neden bambaşkadır. Bu burçların gece ve gündüz ayırımlarına ilişkindir. Astrolojik bir yorumda haritanın gece haritası mı yoksa gündüze ait bir harita olup olmadığı göz önüne alınması gereken faktörlerden birisidir. Klasik bilgilerde gezegenler bulundukları ışığa göre (Güneş ve Ay, ya da gece ya da gündüz) daha farklı güçler kazanabilir ya da kaybedebilirler. Bu konuyu, yani sektler konusunu ayrı bir yazı da sizlere aktaracağım.

Burçların gece ve gündüzle ilişkileri

Güneş ve Ay dışında her bir gezegenin bir gece ve diğeri de gündüz olmak üzere iki görünümü vardır. Zira Güneş doğrudan gündüzü, Ay ise geceyi açıklar.

Merkür İkizlerle gündüz, Başak ile gece bağlantısı içindedir. İkizler Merkür özelliklerinin dışa dönük ve sosyal yönü ile ilişkilidir. Merkür bu burçla birlikte daha konuşkan ama dikkatsiz, daha yüzeysel ve dışa dönük bir görünüm kazanır. Başak ise Merkür'ün gece burcu olarak daha içsel, uygulamaya yönelik ve dikkate önem veren yönüne işaret eder.

Venüs Terazi ile gündüz, Boğa ile gece bağlantısı içindedir. Terazi Venüs'ün daha sosyal, açık ve inceltilmiş özelliklerini ortaya koyduğu burçtur. Venüs bu alanda rafine, adil ve daha kıvraktır. Boğa ise Venüs'ün gece burcu olarak hassasiyete açık, sahip olmayı ve korumaya özen gösteren yönünü açıklar. Venüs gece ilişkisinde ilişkilerin bize güven veren teması vurgulanır.

Mars Koç ile gündüz, Akrep ile gece bağlantısı içindedir. Koç Mars'ın direkt, çabuk, hızlı ve sabırsız, ateşli tavrını açıklar. Koç Mars bağlantısı dayanıklı olmaktan çok harekete yönelik ve apaçık ortadır. Akrep Mars ikilisinde ise Mars'ın dayanıklılığı bu kez gecenin nemliliğinde daha dayanıklı bir yön kazanır. (gece dişil, gündüz erildir) Mars Akrep kombinasyonu kontrollu ve öfkeyi daha uzun vadede tutan, besleyen (nemli) özellikler gösterir.

Jüpiter Yay ile gündüz, Balık ile gece bağlantısı içindedir. Jüpiter Yay bağlantısı iyimser, dışa dönük ve deneyimci, risk alan ve dışsal zenginliğe önem veren tavrı ortaya koyar. Jüpiter Balık kombinasyonu ise içsel zenginliği, merhameti, içsel yolculuğu, sınırları daha belirsiz, mistik ve daha kabullenici ve pasif Jüpiter ilkesini açıklar.

Satürn Kova ile gündüz, Oğlak ile gece bağlantısı içindedir. Dikkat edileceği gibi Satürn yönetimindeki burçlar Yengeç ve Aslan burçlarının yani ışıkların (Güneş ve Ay) tam karşısına düşerler. Zira Satürn karanlığı açıklar. Kova Satürn sosyal, normlara ve ilkelere bağlı, daha kararlı, dışa yönelikve pozitif Satürnyen ilkeleri açıklar. Hava üçlüsünün gündüz yöneticisi olması da Satürn'ün Kova burcunu tercih ettiğini göstermektedir. Oğlak Satürn ikilisi ise daha katı, karanlık ve sert olabilir. Bu Satürn'ün daraltan, kısıtlayan ve içe çeken, gece yüzüdür.

Kollektif gezegenler

Uranüs, Neptün ve Pluto ve olasılıkla Kiron, Satürn ötesi enerjiler olarak kişisel olmaktan çok kollektif yapıdadırlar. Bu modern enerjileri kişileştirmekten çok kendi evrensel enerjileri içinde yorumlamaya çalışmalı ve kuşak etkisini gözden kaçırmamalıyız. Bu gezegenlere ait özellikleri sadece bir burca mal etmek ya da yöneticilik vermek hem sistemin simetrisini hem de açıklama yeteneğini zayıflatmaktadır. Günümüzde Astroloji sanki krizler ve dönüşümler yaratarak, bunları besleyerek ve büyüterek yapay bir atmosfer içinde kişinin içinde yaşadığı gerçek dünyayı görmezden gelebiliyor. Halbuki klasik bilgiler hayatın temel yönlerini, fırsatları ve engelleri çok açık bir biçimde ortaya koyabilirken, böylesine kişiyi aşan, ucu bucağı belirsiz olan, bu büyük enerjileri tek bir burçlara bağlantılı saymak sadece tembellik değil, Astroloji'nin temel ilkelerini görmezden gelen, kendi tarihinden kopuk bir yaklaşım olacaktır. Kuşkusuz bu gezegenler haritamızda yaptığı açılar ve ev konumu ile bizim kollektif yaratıcılığımız üzerinde söz sahibidir ve bu esin dolu gezegenler Leonardo da Vinci'den, Jung'a kadar pek çok yaratıcının hayatında söz sahibidir ama bu sınırları iyi çizemediğimiz anda, sanki hepimiz birden bizler de bu ağır tanrılardan birisi olmak istiyoruz. Bu Astroloji dilini bilinçsiz biçimde kötüye kullanan ve bu yönde kör bir biçimde bizi sanki çok daha yüksek bir yere koymaya çalışan bir yanılgı gibi gözüküyor.

Sizlere bazı örnekler sunabilmek için yükselen burcu ve haritasının tepe noktası Akrep, Kova ve Balık burcunda olan bazı ünlülerin haritalarını hazırladım:

Örneğin telefonu icat eden Alexander Graham Bell'in haritasında Balık burcu yükselmektedir. Klasik yöneticisi Jüpiter ise İkizler burcunda ve 3. ev girişinde durmaktadır. İkizler iletişimin, eğitimin burcudur. 3. ev de İkizler burcunun doğal evidir ve aynı konuyu vurgulamaktadır. Halbuki yükselen yöneticisi olarak Neptün'ünü ele alsaydık, Kova burcundaki Neptün 12. evde aynı bariz anlatımı bize sağlayamayacaktı.

Benzer biçimde, Margaret Thatcher'ın haritasında yükselen Akrep burcu bize Mars'ı işaret ediyor. Thatcher'ın haritasında Mars Terazi burcunda, 11. evde, Güneş'le aynı burçta yer alıyor. Acaba Mars mı yoksa, 8. evde Yengeç burcunda Pluto mu Thatcher'ın politik kariyerini ve diplomasisini açıklıyor ? (11. ev politika, partiler, Terazi diplomasi)

Mata Hari'nin haritasında Akrep yükseliyor ve Mars 9. evde Güneş'le birleşmekte. Pluto ise Boğa'da ve 7.evde. Acaba hangi kombinasyon kişisel açıdan yurtdışı ilişkilerin ve gizli faaliyetlerin göstergesi ? Mars Güneş'in yanında ve yanmış yani gizlenmiş durumda.

Victor Hugo'nun haritasında Akrep yükseliyor ve Mars Oğlak'ta 3. evde, Pluto ise 4. evde Balık'ta Güneş'le birleşiyor. Kişisel anlamda hangisi yazmakla ilişkili ? 3. ev mi 4. ev mi ?

Robert Redford'un haritasında Balık yükseliyor ve Jüpiter Yay'da 9.evde, Neptün ise Başak burcunda 6. evde. Acaba hangisi daha fazla kişisel karizma ve önem göstergesi ?

Julio İglesias'ın haritasında Akrep yükseliyor ve Mars İkizler'de 8. evde, Pluto ise Aslan'da 10. evde. Acaba hangi kombinasyon ilişkilerde kendini daha doğrudan ortaya koyabilir ?

Modacı Christian Dior'un haritasında Akrep yükseliyor ve Mars Akrep'te yükselen burçla birleşirken, şans noktasına karşıt, Venüs noktasıyla da yan yana . Pluto ise İkizler burcunda ve 8. evde.

Albert Einstein'in haritasında tepede Balık var ve Jüpiter Kova burcunda, 9. evde yer alıyor. Neptün ise Boğa burcunda 11. evde. Acaba hangisi kariyer olarak bilimi ve akademik alanın açıklıyor ?

Arnold Schwarzenegger'in haritasında yine tepede Balık burcu var ama bu kez Jüpiter Akrep burcunda ve 5. evde. Neptün ise Terazi burcunda 4. evde. Acaba hangi gösterge bu kişinin hayatında kariyeri daha iyi anlatıyor. Akrep'in Marsiyen doğası ve sahne olan 5. ev mi yoksa, 4. evdeki Neptün mü ?

Genelev patroniçesi olan Alman Heidi Fleis'in haritasında 10. evde Akrep var. Mars Kova'da 12. evde, Pluto ise Başak burcunda 7. evde. Acaba hangi kombinasyon perdelenmiş, gizleri olan bir aktiviteyi açıklamakta.

Kraliçe II. Elizabeth'in haritasında tepede Akrep burcu var ve Mars Kova'da 1. evde, Pluto ise 6. evde Yengeç'te. Acaba hangisi daha yüksekte durur ? 1. ev mi 6. ev mi?

Pek çok örnek verilebilir ve üzerinde konuşabiliriz. Böyle bir yazının ana nedeni Astroloji'nin temel ilkelerinin kulaktan kulağa oyununda olduğu gibi uğradığı çarpıklığı göstermektir. Astroloji bizim önümüzde gerçekliğin nasıl şekil aldığını gösteriyor. Modern yöneticiler kavramı sağlam bir temele oturmayan bir yaklaşımdır. Konuyla ilgili olabilecek başka bir çalışmada ise Bernadette Brady anne çocuk ilişkisini astro-genetik açısından ele almış ve modern gezegen yöneticilerinin istatistiksel güvenilirlik veremediğini yazmıştır. (Correlation Journal)

Bir haritayı yorumlarken kuşkusuz Uranüs, Neptün ve Pluto'dan hatta Kiron'dan yararlanabiliriz ama ev yöneticileri söz konusu olduğunda yapacağımız sapmalar bizi oldukça yanlış yollara sürükleyecektir. Modern gezegenleri kişinin hayatında ancak Satürn ötesi anlamıyla yani aşkın, evrensel ve yaratıcı alanlarla kullanmalıyız zira bu gezegenler kollektif aklı ve dehayı simgelemektedir. Bu gezegenleri hayatlarına yansıtabilen kişiler yaratıcılıklarını kollektif kaynaklardan alabilmektedir ama bu durum ille de söz konusu gezegenlerin bir burcu yönettikleri anlamına gelmiyor.


Kaynaklar:

Robert Hand, Night & Day, Planetary Sect in Astrology, ARHAT



R.Hakan Kırkoğlu

Teşekkürler Şevval,çok güzel ve değişik bir yazı...