29 Temmuz 2013 saat 08:30 ile 30 Temmuz 2103 saat 16:00 arasında, gökyüzünde nadir oluşan gezegenler kombinasyonu meydana geliyor.. Davudun Yıldızı.



30 temmuz

Toprak ve su burçlarında bulunan gezegenlerin altı köşeli yıldızı (Heksagram) oluşturmasıyla meydana gelen kombinasyon, Davudun Yıldızı (Star of David) veya Davudun Kalkanı olarak adlandırılır. Kadim zamanlardan bugüne değin güç ve koruma anlamı verilen bu sembole Davudun Yıldızı denilmesinin hikayesi, İslam tarihçisi Taberi’nin Milletler ve Hükümdarlar ismiyle basılan eserinin birinci cildinde kısaca şöyle anlatılmaktadır.

Yaradanın emriyle melek Cebrail cennetten bir yüzük çıkarır ve Hz. Davud’a getirir ve der ki; “Ey Davut, Yaradanımızdan sana bir yüzük, on soru ve bir buyruk getirdim. Evlatlarını toplayıp bu on soruyu onlara sor. Kim doğru cevap verirse bu yüzüğü ona ver, senin yerine o geçsin. Devleri, Perileri, Ademoğullarını, rüzgarları, kuşları, canavarları, dünyada ne varsa hepsini buyruğuna başeğdirsin, itaatli kılsın. Ve bütün dünyaya padişah olsun”

Hz. Davud yüce insanlardan oluşan meclisi toplar, evlatlarını çağırır ve hepsine teker teker on soruyu sorar, Hz. Süleyman en sondadır, sıra ona geldiğinde bütün soruları gülümseyerek doğru olarak yanıtlar. Hz. Süleymanın soruları gülümseyerek yanıtlaması mecliste pek hoş karşılanmaz, nedeni sorulduğunda “Bu soruların cevabını bende bilmiyordum ama siz her soruyu sordukça cevabı bir karınca bana söylüyordu bende size cevap veriyordum” der. Hz. Davut “Amaç Yaradana ulaşmak olduktan sonra vasıta isterse bir karınca olsun, önemli değil” der ve yüzüğü Hz. Süleymana verir. Yüzüğün üzerindeki sembol altı köşeli yıldızdır. İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür, iki piramit gibidir, göğün ve yerin birleşimini gösterir, Dünyaya giriş ve çıkış noktalarını temsil eder. Koruyuculuk ve  güç sembolü olması nedeniyle, Davudun kalkanı da denilen bu sembol için günümüze değin “Yüzük (mühür) kimdeyse Süleyman odur” denilegelmiştir.

Antik çağlardan günümüze kadar çok önem verilen bu sihirli sembol, bazı antik pagan tanrılarının sembolü, Proto Türk- uygarlığında, beylerin Ongun’u, Ön Türk boylarında Tamga halinde, Ural bölgesinde ve Kumanlarda Kün-Eki sembolü, oniki Hayvanlı Türk Takvimi’nde bir burç sembolü,  Hint kültüründe Güneşi sembolize eden Sri Yantra, yaratıcı Vişnu üçgeni ile, yıkıcı Şiva üçgeninin birliğini gösteren ve Kutsal Evliliği bir mandala halinde betimleyen sembol, Çin’de yer ile gök evliliği, Hermetik majikal uygulamalarda Makrokozmos’u, simyada su ve alevi, Teke beyliği sancağında (1373) Candaroğulları ve Karamanoğulları sancaklarında, İlhanlılar ile Artukoğullarının amblemlerinde güç sembolü olarak betimlenmiş,  pek çok Osmanlı cami ve yapılarında kullanılmış, günümüzde ise Museviliğin sembolü olarak bilinmektedir.

2-247x300

Tarihte en eski örneklerine Baalbek tapınağı ile, Baküs mabedinde de rastlanan Davudun Yıldızı, ateş ve su düalitesinin karşısında yer alan hava-toprak sembolleriyle birlikte, dört elementi bir araya getiren ezoterik bir sembol olarak tasarlanmış, kabalistik büyü sanatları ve Arkana tılsımlarında varlıkların çağırılması için kullanılmaktadır.

Büyük şans getirdiğine inanılan bu sembol, göğün ve yerin birleşimini gösterir. İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür. Sembol bir yönüyle insan varlığının maddi bedenini ve ruhunu, bundan oluşan bütünü, diğer yandan dişil ve eril prensipleri, maddi ve manevi değerlerin bütünlüğünü gösterir. Doğunun Yin ve Yang’ına benzer bir semboldür.

Astrolojide Davudun Yıldızı

Gökyüzünde en az altı gezegenin birbirleri ile 60 derecelik açı yapan yerleşim kombinasyonu ile oluşan Davudun Yıldızı’nda, aynı anda pek çok mistik açı kalıbı bulunur. Bunlar; bir adet büyük sekstil, iki adet büyük üçgen (Grand trine), üç adet karşıtlık, üç adet mistik dikdörtgen, altı adet uçurtmadır. Bu kadar çok mistik görünümün aynı anda Grand sekstil olabilmesi için gezegenlerin gökyüzünde dağınık halde sıralanması gerekir, dağınık dizilimde doğal olarak gerilimli açılar olan 180 ve 90 derecelik görünümler de çoktur ve bu gerllimli açılar her sekstilden sonra daha da artar. Gökyüzünde gerilimli açıların oluştuğu dönemlerin dünyaya yansıması da gerilimli olaylar yaşanması olarak kendini gösterir. Davudun Yıldızının oluşması için en az 5 gezegen birbiriyle 60 derecelik açı yaparken her seferinde Ay (hızlı hareket ettiği için) tetikleyici rol oynar ve yıldızı tamamlar.

Ezoterik astrolojide ilk yedi gezegen esas alınarak her bir gezegen bir melekle anlamlandırılmıştır. Gökyüzü yedi kattır, melekler de bu her bir yedi katı yönetmektedir. Cebrail tüm meleklerin en büyüğü ve en üstünü olarak insanlığın koruyucusu ve yardımcısı olan başmelektir, astrolojide ise Ay’ın meleğidir. (Güneşin meleği Rukyail -liderlik, Merkür’ün meleği Mikail – doğa olayları, Venüs’ün meleği Anyail – aşk ve sanat, Mars’ın meleği Azrail – ölüm, Jüpiter’in meleği İsrafil – kıyamet habercisi, Satürn’ün meleği Kesyefail – kahredeni kahreden) Hz. Davud’a yüzüğü getiren melek Cebrail dendiğine göre, gökyüzü ile eşleştirildiğinde Ay’ın tetikleyici etkisi ezoterik dilde anlam kazanıyor.

İçinde bulunduğumuz günlerde gökyüzüne baktığımız zaman, Oğlak burcundaki Pluton’un Yengeç burcundaki Güneş ve Jüpiter’e olan karşıtlığına, Koç burcundaki Uranüsün T karesini görüyoruz, öncü ve köşe noktalardaki burçlardan olan zorlu T kare, istekleri koşulları zorlayarak yaptırma dinamiği veriyor. Diğer yandan, su gruplarındaki büyük üçgene (Yengeç burcundaki Jüpiter-Güneş kavuşumu, Akrep burcundaki Satürn, Balık burcundaki Neptün-Chiron) oğlak burcundaki Plutonun katılımıyla oluşan Uçurtma kalıbı, duyguların ateşlenmesiyle tetiklenen başarıyı gösteriyor. 23 Temmuz’da Yengeç burcunda Marsın Jüpiter’le olan kavuşumuna Başak burcundaki Venüs 60 derece açıyla destek vererek Davudun Yıldızının ilk dört altmışlığını yapılandırıyor ve Ay 29 Temmuz akşamında  Boğa burcunda ilerlerken yıldız da oluşmaya başlıyor, 30 Temmuz sabahında Davudun Yıldızı veya kalkanı olgunlaşmış oluyor.

Bu oluşum gerilimli günlerdeki bir nefes alış zamanı gibi, göklerden gelen balans ayarı tadında… Yüz yıl uyuyan prenses masalındaki, ölüm dileyen kötülük perisinin dileğini, prensesi yüz yıl uyutarak ölümden kurtaran iyilik perisi dokunuşunda…

Davudun Yıldızı gökyüzünde oluştuğunda, aynı gökyüzünü paylaşan Dünyadaki bütün ülkeler bu şanslı dokunuştan nasiplerini alacaklar. Duruma biraz astrolojik biraz ezoterik ve mistik açıdan ülkemiz için bakacak olursak; Türkiye’nin yükselen burcu olan Yengeç’te Jüpiter yükselen çizgisinden geçmekte iken Davudun Yıldızı oluşuyor. Jüpiter birinci evde Mars ve Merkürle kavuşumda.

ceb5

Cebrail, Yaradandan mesaj, Cennetten koruma getiren Melek bizlere “Aklınızı başınıza alın, Yaradanın habercisi olarak ben, 29 Temmuz gecesi bu dünyanın (Yengeç) ve öbür dünyanın (Oğlak) kapılarını açıyorum, maddi ve manevi yanlarınızı bütünlüyorum. Ülkeniz haritasında, birinci evinizde Jüpiter (İsrafil –kıyamet habercisi) Mars (Azrail-ölüm meleği) Merkür (Mikail –doğa olayları) elele vermişler ve açık düşmanlar evinizdeki Pluton’la karşılıklı saldırıya geçecekler iken, tepenizdeki (Onuncu ev) Uranüs de patlamaya hazır bomba misali yangını körüklerken,  ben (Ay) halkın (Ay) yardımcısı olarak, size umutlar evinizden (11. Ev) destek vererek, birinci evdeki muhteşem trio ile uyumlu açı yaparak sizi koruyacağım. Ancak sizin de verilen bu şansı doğru değerlendirmeniz gerekiyor (on soru) Bir önceki dokunuşum 8 Kasım 2003 te toprak ve su gruplarından idi, bir yıl sonra Endonezya’da deprem sonrası tsunami (toprak ve su) gerçekleşti, petrol için savaşları (su-toprak) söylemiyorum bile… 2014 yılında gezegen açıları daha da gerilimli olacak, özellikle 29 nisan 2014 Güneş tutulması sırasında Jüpiter Yengeçte(su) birinci evinizde, mars Terazi burcunda dördüncü (topraklarınızda) evinizde, Pluton (yıkıcı)  Oğlak (toprak) burcunda yedinci evinizde, Uranüs (anilik) Koç burcunda onuncu evinizdeki konumlarıyla nadir gerçekleşen kozmik kareyi oluşturacaklar, 1-4-7-10. Evlerde olanlar şimdiyi gösterir, o zamanlara şimdiden hazırlanın fiziksel veya ruhsal depreminizi yaşayabilirsiniz. Evlerinizi ve ruhlarınızı güçlendirin. 2-5-8-11. Evlerdeki yerleşimler gelecekte olacakları gösterir, 29 Temmuzda 11.evinizdeki Ay- 2. Evinizdeki Güneş-5. Evinizdeki Satürn T kare görünümünde haberiniz olsun. Diğer yandan, yedinci evinizdeki pluton dokuzuncu evinizdeki Neptün arasında 60 derece açı varken, ülkenizde geçmişte (3. Evdeki Venüs ve 9. Evdeki Neptün) sanat ve sanatçılarla zıtlaşan, halen halkla (11. Evdeki ay) ve parklardaki gençlerle (natal 5. Evdeki güneş) gerilim yaşayan, 2. Evinizde Aslan burcundaki (kükreyen) Güneşi (yönetici) 150 derecelik açılarla, tanrının parmağı (yod) olarak işaret etmekte, bu işaret hukuk çerçevesinde yasal yollarla bir lider değişimini veya hukukla arası iyi olan yeni bir yöneticiyi (Davudun Yıldızı aynı zamanda içinde bulunulan koşulların kendi liderini yaratabileceğini de gösterir) gösteriyor. Satürn’ün beşinci evinizde olması nedeniyle gereksiz spekülatif konulardan kaçının. Önünüzdeki zamanlarda ülke olarak ekonomik olarak sıkıntıya girebilirsiniz, gereksiz harcamalardan da uzak durun. Ben size ilerdeki gerilimli zamanlarda zorlanmamanız için, içinizdeki gücün farkında olmanız ve bu gücü doğru kullanmanız amacıyla gereken uyumlu akışları sevgiyle sağlıyorum, e daha ne yapayım? Gerisi size kalmış” diyor olabilir mi???

Gökyüzündeki Davudun Yıldızı kombinasyonu, Asc, Mc, talih noktası dahil edildiğinde birkaç yıl arayla gerçekleşse bile -gezegenler arasında olmasını önemsiyorum-, gezegenler arasındaki kombinasyonu sıklıkla olmaz. Bir sonraki kombinasyon 2025 ve 2047 yıllarında oluşacak.

M. MAYA

30 Haziran 2013

Bu gece (29 Temmuz) gökyüzünde iki tane büyük üçgenin birleşiminden oluşan bir büyük altmışlık var. Bu nadir oluşan bir durum, ama gezegenleriden birisi Ay olduğu için ömrü çok kısa sürecek bir açı kalıbı. Bunun bir benzeri de, eğer Kayron’u, Ay Düğümlerini ve Lilith’i hesaba katarsak, Ağustos’un sonunda biraz daha uzun süreliğine gerçekleşecek. Bu dönemlerde gökyüzü çok şenlikli. Altmışlık, üçgen ve karşıt açı bolluğu var. Büyük üçgenler, uçurtmalar, mistik dörtgenler oluşuyor. İşe büyük altmışlıkta yer almayan gezegenler de girince, bu defa T-kareler oluşuyor.

Altmışlık açı 360 derecenin 6’ya bölünmesiyle oluşur. Venüs karakterinde olduğu söylenir, dolayısıyla Jüpiter karakterindeki üçgene göre biraz daha az olsa da, uyumlu, rahatlık getiren bir açıdır. Ancak bu uyumun ve iyiliğin gerçekleşebilmesi için çaba sarfetmek gerekir. Yani biraz rahatının kaçması gerekir. Zaten 6 sayısı da 2 (karşıt) ile 3’ün (üçgen) çaprımıyla oluşur, içinde bir miktar gerilim bulundurur.

Bu günlerde gerilim için emek harcamamıza gerek yok, çünkü dünyanın bütünü gerilim içinde yaşıyor. Bir kıvılcım yeterli durumda. Dolayısıyla altmışlık üçgenin olumlu yönüne odaklansak daha iyi. Büyük altmışlığı oluşturan 7 (Merkür’ü de sayarsak 8)gezegen su ve toprak grubundalar. Geriye kalan 2 gezegen ise ateşteler. Şimdi hava sıfır. Yani kimse tarafsız değil. Kimsenin birbirini anlama gibi bir derdi yok.

Toprak ve su kombinasyonu soğuk doğaya sahip, pasif bir enerjiyi gösteriyor. Soğuk statik enerjidir. İçine alan, emen, kasılan, merkeze yönelik, ağır, yoğun ve karanlıktır. Ne tuhaf biz de şimdi adeta karanlık tarafından emilmiş, kasılmış bir durumdayız. Ne zaman nereden bir terslik çıkacak diye bakınıyoruz. Arroyo Dört Element kitabında su ve toprağın aşırı vurgulanmasıyla ilgili şöyle diyor,”bu kombinasyonun en güçlü özelliği derinlik, ciddiyet, kendini koruyucu ve savunucu olmaktır. Bunun en sorunlu yönünü görmek için temel olarak duygular, korkular, alışkanlıklar, geçmiş koşullanmalar, güvence ihtiyaçları ve diğer bilinçdışı faktörlerle harekete geçtiğini kavramak gerekir. Bunun sonucunda güvenlik için diğer insanları idare etmek ve bugün ve yarından korkarak geçmişe sarılmak eğilimi görülür. En iyi koşulda bugün-burada gerçekliği yaşanır ve her şey büyük bir içsel güç ve kararlılıkla karşılanır.”

Genel olarak içinde bulunduğumuz tabloya baktığımızda yaşamakta olduğumuz değişimler sonucunda yepyeni bir hayata adım atacağız. Bunun iyi mi kötü mü olacağını bilemiyoruz, çünkü bu bizi aşan bir hareketler zinciri. Kuşkusuz bizim de yapabileceklerimiz var. Bunlar yukarıda yazıyor. Alışkanlıklarımızdan, korkularımızdan, geçmiş koşullanmalardan özgürleşerek, içinde bulunduğumuz gerilimleri büyük bir içsel güçle karşılamamız gerekiyor.

Bir de soğuk enerjinin birbirine benzemeyenleri kaynaştıran, ilişkilendiren gücünden yararlanarak birleşmemiz gerekiyor....

Kolay gelsin...
(c)Barış İlhan